Biyografi Fotoğraflar Basından Yazı-Yorum Linkler İletişim Semaver Kumpanya

'BEN EŞLİK ETMEYİ SEVİYORUM' / Aralık 2005, Efnan Atmaca - Radikal

- David Mamet'ın daha önce Türkiye'de 'Bağla Şu İşi' adlı oyunu sahnelenmişti. Amerikan çağdaş tiyatro yazarlarından olan Mamet'ın çıkış oyunlarından olan 'Ördek Muhabbetleri'ni şimdi sizyönetiyorsunuz. Mamet'ın özellikle çağdaş tiyatro açısından önemini nasıl özetleyebilirsiniz?

Çağdaş tiyatro metinlerinden söz ederken Avrupalı yazarlar her zaman öne çıkıyor. Klasik metinlerde ise zaten Amerika henüz çok genç. Mamet’in klasikleşmeye aday çağdaş Amerikan yazarları içinde olduğunu düşünüyorum.

İnsanın iç dünyasını ortaya çıkarmakta çok usta. Tüm söyleyecekleri satır aralarında gizli, ve birçok anlamı birden sırtlıyor. Metin seyirciye ulaştırılırken taraf tutulmamalı diye düşünüyorum. Seyirci satır aralarını (her biri kendi içinde ve elbette birbirinden çok farklı) kendisi çözmeli ve bunu sürdürebilmelidir.

Öte yandan ticari tiyatronun tamamen hakim olduğu Birleşik Devletlerde Kamu Tiyatrosu ne yazık ki  Broadway dışı küçük salonlar ya da Üniversite Tiyatroları salonlarında yapılabilmektedir sadece.Bu nedenle D.Mamet’in oyunlarının Birleşik Devletler sınırlarını aşıp Avrupa’da oynanabilmesi bile metinlerinin gücünü göstermeye yeter.

- Yine Mamet'ten yola çıkarsak… Türkiye'de özellikle son yıllarda özel tiyatrolar başta olmak üzere çağdaş metinlerin sahneye taşınmasına özen gösteriyor. Türkiye'nin repertuar açısından dünya tiyatrosuyla yavaş da olsa buluştuğunu söylemek mümkün mü?

Repertuar açısından ülkemizin dünya tiyatrosuyla yavaş da olsa buluştuğunu söylemek pek mümkün değil. Ana nedeni Ticari Tiyatrolar ile Kamu Tiyatroları’nın birbirinden hala ayrılmamış olması. Bu ayrımı ne tiyatro eleştirmenleri, ne tiyatro yöneticileri ne de ödül jürilerinde yer alanlar yapıyor. Herkes aynı sepette. Gişe beklentisiyle sahnelenen ticari oyunlarla kamu yararına yapılan oyunlar arasında hiçbir ilişki olmamasına rağmen herkes aynı havuzda. “Hoşça vakit geçirtmek” için yapılan tiyatroyla , “içinde yaşadığımız dünyanın biraz daha iyi, güzel ve doğru olması” için yapılan tiyatro arasındaki fark anlaşılmadıkça ve değerlendirmeler buna göre yapılmadıkça “çağdaşlık” hoşça vakit geçirilmesi için can sıkıntısına karşı yapılan tiyatro oyunlarıyla sınırlı kalıyor.

- Oyunda yaban yaşamının altında günümüze çok eleştirel göndermeler var. Bugünün Türkiye’siyle oyundaki eleştiriler hangi bağlamda birbirleriyle örtüşebilir?

Oyun satır satır bizi anlatıyor diye düşünüyorum. Metnin gücü de burada. Uganda da oynansaydı bugünün Uganda’sını anlatıyor diyebilirdim. Bu nedenle güçlü bir metin.

Emil:” Eski yunanda öyle yaparlarmış. Gün doğarken hadi koş kuşları gözlemle, gün biterken bırak kuş gözlemlemeyi evine dön. Çağımız kuşlarının ataları, çağımız uygarlıklarının da ataları......

…Bir gün daha biter, herkes üstüne düşeni yapar, en hayırlı son işte budur. Gökyüzünün asil yaratıkları ve bir alay yunanlı için.

- Oyunda iki adamın yılların deneyimlerini de ellerinde tutarak hayata, yaşamlara, alışkanlıklara, sevdiklerine, sevmediklerine,  dünlere ve bugünlere ait düşüncelerini dinliyoruz. Buna bir tür sorgulamanın küçük bir boyutu da diyebilir miyiz?

Elbette, yaşama ve ölüme dair…yaşam korkusuna ve ölüm korkusuna dair….

- Oyunun en ilgi çekici kısımlarından biri de sadece diyaloglardan oluşması. Seyirciyi jestin, mimiğin, aksiyonun olmadığı bir oyunda dikkatli tutmanın püf notları nedir?

Bizler oyun metninin emrindeyiz. Oyunu kendimiz seçmişsek (!) onu seyirciye iyi aktarmaktan başka bir düşüncemiz olamaz. O oyun bir şeyler anlatmak için seçilmiştir. Anlatamadan yapamadığımız için de seyirciye ulaştırılmıştır, seyirciyle paylaşılmıştır. Anlatma biçimi oyunu yaratanların birikiminin toplamıdır: oyuncunun, sahne, kostüm tasarımcılarının, müzik kompozitörünün, ışıkçının, yönetmenin.

- Mamet'ın metnindeki söz oyunları ve diyalogların birbirini izleme şekli oyunu monotonluktan uzaklaştırıyor. Acaba bunda yazarın sinemada da çok fazla eser vermiş ve iki kez Oscar'a aday olmuş bir senarist olmasının rolü var mı?

Evet, Mamet’in yazım biçimi gerçekten sahnelemeye yardımcı oluyor. Ancak biçimde de satır araları var. Bunların içine dalmak da çok zevkli. Ne mutlu ona ki hem senaryo hem oyun yazarlığı yapabiliyor. Düşünseniz ya Shakespeare, Goldoni, Moliere ya da Marlowe’un yaşadıkları dönemlerde sinema icat edilmiş olsaydı!!!!!!!

- Sinema ile tiyatronun dilinin birbirine yakınlaştığınız özellikle de 'in yer face' akımından sonra tiyatronun daha gündelik konuları daha akıcı bir dille kullandığını düşünüyor musunuz?

Evet. Tiyatro on onbeş yıl önce “sinema” olmaya çalıştı, beceremedi, gereksizdi, saçma sapan ve önceden kaybedileceği belli bir yarıştı. Sinema tiyatro olmayı denedi o da beceremedi. Tiyatro ancak seyircilerle var. Aktörün ve seyircinin aynı havayı soluduğu ortamlarda gerçekleşiyor. Bir sihir gibi, seyirciyle aynı havayı soluyan, üşüyen ya da terleyen aktörlerin yarattığı bir mucize tiyatro.

- Son olarak Semaver Kumpanya'nın yanı sıra birçok tiyatro topluluğunda oyun yönetiyorsunuz. Yapacağınız işleri seçerken neyi göz önünde bulunduruyorsunuz? Başka gruplarla da size göre çalışmak onlara ve size neler katıyor?

Önemli olan anlatacaklarımın bitmemesi. Etrafımdaki her şeyden etkileniyorum. Bir sergiden bir senfoniden ya da sokaktan, kitaplardan, çocuklardan , Allah kahretsin savaşlardan…Bunları anlatamadan yapamam, nerede olursa olsun. Semaver deki oyuncular büyüdüler, geliştiler, artık onlar beni itiyorlar “hadi hocam” diyerek, yeni şeyler yapmaya.Diğer tiyatrolarda dünya güzeli, usta oyuncularla çalışıyorum. Akbank Prodüksiyon Tiyatrosu’nda Tilbe’yle, Cüneyt ile, Köksal, Selçuk ile , Oyun Atöyesi’nde Haluk Bilginer’le ,Devlet Tiyatroları!nın mucize aktörleriyle, Ülkü Duru, Bülent Emin ve daha niceleriyle, ve tabii ki Zuhal Olcay ile.Ben eşlik etmeyi seviyorum. Yanlarında bulunmayı. Çok şey öğreniyorum. Çok şey yaşıyorum. P.S : Broşür yazısı

Ana Sayfa || Biyografi || Fotoğraflar || Basından || Yazı - Yorum || Linkler || İletişim || Semaver Kumpanya