GÖRSEL VE İŞİTSEL ŞİDDET / 18 Ocak 2011, Ayşegül Yüksel - Cumhuriyet
Semaver Kumpanya, Işıl Kasapoğlu yönetiminde, William Shakespeare 'in en kanlı oyunu 'Titus Andronicus 'u yorumluyor
Semaver Kumpanya'nın 2010'da sahnelediği 'Titus Andronicus' hem 17.Uluslararası istanbul Tiyatro Festivali'nde, hem de 15. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'nde sunuldu. Ya çok beğenildi ya da çok olumsuz tepkiler aldı. Hangi yönden bakarsak bakalım, çarpıcı bir 'festival oyunu'ydu. Topluluğun yerleşik sahnesi olan Çevre Tiyatrosu'nda 2010-11 tiyatro döneminde de sürüyor.
Shakespeare'in bu acemilik dönemi oyunundan Sinan Fişek'in bir 'manzum maganda faciası' oluşturma yönünde yaptığı uyarlama, Işıl Kasapoğlu tarafından 'izbe bir yeraltı dünyası' ortamında sahnelenmiş. Savaş alanlarına yığılmış cesetlerden, çağdaş kent çöplüklerinden çıkan kol bacak parçalarına dek, tarihin/zamanın ve coğrafyanın/uzamın her cephesine bulaşan 'şiddet'in kirlettiği, 'yeryüzü' olmaktan çıkardığı dünyayı -Romalı giysilerine büründürülmüş olsa da- 'yeraltı'na taşımak pek de mantık dışı olmasa gerek... Semaver Kumpanya'nın 'Titus Andronicus' yapımı, 'siyasal' bir uygulama yönelimi olarak başlayıp toplumsal ve bireysel pratiğin de bir parçası oluveren, insanın insana yönelttiği 'şiddet'i sorguluyor.
Çok az sahnelenen, aşın sözel yüklenme nedeniyle alabildiğine hantal, yansıttığı 'şiddet sahneleri' ile seyirciyi korkutan (tam 22 kişinin öldüğü), 'intikam trajedisi' olarak amaçlanmış bu Shakespeare oyununun yalnızca fil> Shakespeare'in bu acemilik dönemi oyunundan Sinan Fişek'in bir 'manzum maganda faciası' oluşturma yönünde yaptığı uyarlama, Işıl Kasapoğlu tarafından 'izbe bir yeraltı dünyası' ortamında sahnelenmiş. Semaver Kumpanya'nın 'Titus Andronicus' yapımı, insanın insana yönelttiği 'şiddet'i mini izlemiştim. Sinemasal koşullarda bile pek yenilir yutulur kılmamayan oyun, yalnızca iki metre uzaklıktan üstünüze üstünüze geldiğinde, inanın ürküyorsunuz. (Kötü İmparatoriçe Tamara için hazırlanmış, kendi oğullarının etinden yapılma yahniden saçılan kanlı suların üstünüzde bıraktığı lekeler ve daha neler...)
SOKAK JARGONU
Öte yandan da sahnede duyduklarınıza ve gördüklerinize de gülmeden edemiyorsunuz. Sinan Fişek, Türkçenin sokak jargonunun 'ağza alınmaz'larını seferber etmiş oyunu uyarlarken. (Oysa oyunun özgün dilinin 'edep' düzeyi Shakespeare'in öteki oyunlarınınkinden çok farklı değil.) Fişek, bir dolu 'ayıp sözcük'le -Shakespeare'in kullanmadığı- 'uyaklı' bir şiir düzeneği kurarak oyunu 'şiir parodisi' boyutuna da taşımış. Parodi, oyuncuların rollerine 'uzak açıdan' bakarak oluşturdukları 'yabancılaştırma' yoluyla da perçinleniyor. Kısacası, oyunu bir yandan içerdiği sözel ve fiziksel şiddetten rahatsız olarak, bir yandan da bu -kendi malzemesiyle alay eden'parodik' özelliği nedeniyle, hafifçe kıkırdayarak izliyorsunuz.
Bu tür karmaşık bir tepkilerime, Semaver Kumpanya yapımının amaçladığı 'şiddet karşıtı' tutumu zedeler mi? Bir başka deyişle, oyunun aynı zamanda güldürücü oluşu 'şiddet'i kanıksamamıza, 'şaka' gibi görmemize neden olur mu? Yanıt Shakespeare'in özgün metnindedir.
Yaşadığı dönemin Londra'sında 'moda' olan her çeşit sanat üretimini deneyen 'genç' Shakespeare, 'tarihsel oyun', 'intikam trajedisi' gibi popüler dramatik türleri bir araya getirirken sahnelenmesinde teknik zorluklar olan trajedilerin yazarı, Romalı düşünür/ozan Seneca'nın ağdalı biçeminin baskın etkisi altındaydı. Dilsel kullanım, karakter çizimi ve olay örgüsü kurma bağlamında henüz kendi sahne söylemini oluşturmadığı bir dönemde ürettiği 'Titus Andronicus', 'trajik' boyutlara ulaştırılamadığı için, ister istemez -'korkuttuğu' denli 'güldüren'- 'grotesk bir fars'a dönüşmüştür.
ŞİDDETİN PARODİSİ
Fışek-Kasapoğlu çalışması, Shakespeare'in metnini işte bu -gerekli 'ciddiyet'i taşımayı beceremediği için 'şaka'ya dönüşen- özelliği ile yakalayıp işlemeyi amaçlıyor. Güldüm yoluyla 'şiddet'in kanıksanmasına gelince, tiyatro sahnesinden -suratınıza çarpılırcasına- sunulan capcanlı 'şiddet'in 'parodisi' bile yaman bir 'caydırıcılık' içeriyor. Oyunu bile bir kez daha izlemeye dayanamayacağınızı duyumsatıyor size...
Yönetmen Kasapoğlu, bireysel oyunculukla takım oyunculuğunu hünerlice buluşturan oyuncularını saat gibi çalışan bir sahne düzeni içinde devindiriyor. Titus'u canlandıran Serkan Keskin ve Tamara'da Sezin Bozacı ile başlayıp Aaron'da Sarp Aydınoğlu, sonra Asil Büyüközçelik, Mustafa Kırantepe, Nadir Sarıbacak, Sabahattin Yakut, Emre Kılıçoğlu, Ümit İlban, Uğur Senkeri, Mehmet Şeker, Fatih Dönmez, Volkan Sarıöz, Şebnem Hassanisoughi, Merve Dağlı ile süren oyuncu ekibi tek tek kutlanmalı!
Tomris Kuzu'nun ustaca tasarlanmış ve uygulanmış giysileri, Cem Yılmazer'in dekor ve ışık tasarımı ve Alper Maral'ın müziğiyle oluşan yapım son yılların en iyileri arasında başı çekiyor.
|