HALİÇ'İN ÖTE YANINDA TİYATRO / 8 Haziran 2002, Şebnem İyinam - Radikal
Işıl Kasapoğlu anlatmak istediğim her şey Shakespeare'de var diyor.
Her anını tiyatroya adayan yönetmen Işıl Kasapoğlu, Semaver Kumpanyası adı altında kurduğu yeni tiyatrosuyla Kocamustafapaşa halkını çok sevindirdi
Tiyatro, saklanmış sırların üzerini açan, onlara dokunan, sonra da yok olan bir hayalet gibi... Ve ben ne zamandır bu şehrin caddelerinde gözümü tiyatroyla ilgili bir afişe iliştirsem, hep aynı yönetmenin ismiyle karşılaşıyorum. Merak ediyorum, bir insan her seferinde yok olan o şey için daha ne kadar çalışabilir? Bahsettiğim tiyatro yönetmeni Işıl Kasapoğlu. Memleketin hangi köşesine gitseniz, onun yönettiği oyunlar çıkıyor karşınıza. Batman'da, Diyarbakır'da, Antalya'da... Tiyatro yoluyla insan ruhunun haritasını çizebilecek kadar çok şey biriktirmiş bu adam, birkaç aydır Kocamustafapaşa'da Semaver Kumpanyası adı altında kendi tiyatrosunu kurmakla meşgul...
İnsan tiyatroda bir oyun yönetirken diğer sanat dallarındaki yönetmenlerden daha farklı bir konumda olmalı. Oyun her gece oyuncuya emanet ve siz her gece orda yoksunuz bile...
Bazı yönetmenler bir dünya yaratırlar ve aktörü onun içinde kullanılabilen bir materyal; hareket eden, canlı bir materyal olarak görürler. Benim çalışma tarzım bunun tamamen tersi. İyi aktörü bulduğum anda, ona eşlik etmek bana yeterli oluyor. Onun yanında olmak, onun dış gözü olabilmek. Neredeyse onun içine girip, onun gözünden ona dışardan bakan biri olmaya çalışıyorum. Onu sonuna kadar anlayıp, içine girip onun dış gözü olmak... Kendimi silmeye çalışıyorum. Benim yönetmenlikteki becerim belki onun içine girebilmem olabilir. Tehlikeli bir şey anlattım ben galiba...
Bunu tiyatro dışında, sevdiğiniz için yapabilmeyi denediniz mi hiç?
Belki de denemişimdir, bilmiyorum, ama yönetmenliğin böyle bir şey olduğunu biliyorum. Teşvik etmek, onlar olmaya uğraşmak... Ben kendimi yok etmeye, salondan silmeye çalışıyorum...
Tiyatro da her gece yok oluyor...
Zaten tiyatroyu sırf bunun için yapıyorum. Sırf her gün yok olduğu için. Her gün bitiyor. Her gün yok oluyor. Bu müthiş bir challange. Dekorlar yok oluyor, aktörler yaşlanıyor...
Siz meydan okuyorsunuz...
Semaver Kumpanyası da öyle. Ben burada "Ödenek" diye Kültür Bakanlığı'na müracaat etmiyorum. Bu da bir challange. Fiziksel olarak, vücudumla ilgili de bu böyle. Sigara içmem yasak, ama tütün getirdim. Birazdan çıkıp efor testine gireceğim.
Bu kadar çalışarak neden kaçıyorsunuz? Geçenlerde üçüncü kez kalp krizi geçirmişsiniz.
Bir sürü hastalık geçirdim. Evet, üçüncü kalp krizim. Hastalıklarım benim günlük hayatımın içinde. Akşam ilaçlarımı aldım mı? Sabah ilaçlarımı aldım mı? Birazdan gidip efor testinden de geçeceğim. Bazen düşünüyorum ölümden kaçmak mı bu diye. Anlatmak istediğim şeyler var hâlâ benim, belki onları anlatamayacağım korkusu olabilir.
Mesele anlatma ihtiyacı mı?
Anlatacakların varsa ve anlatamadan yapamıyorsan, anlatacağın bir kişi de olsa, 500 kişi de, aynı... Gerekirse, tiyatronun bekçisine anlatırsın. Çünkü mesele seyirci değil, mesele tiyatro yapmak istemek de değil, anlatacak şeyinin olması.
Bugüne kadar oyun seçimlerinizde en belirgin ortak tema ne oldu?
İnsanların iç dünyası. Şiddet... duygusal bir şiddet tabii. İnsanı acıtan, vuran bir şey.
Öfkeli şeyler mi?
Olabilir, ama negatif değil. İnsan bazen bir ağacın büyüklüğünü, yüceliğini gördüğü zaman da, onun güzelliği karşısında kendiyle ilgili hoş bir öfke duyabilir. Aslına bakarsanız, galiba yaşamımdaki her şeyi tiyatro sahnesine taşıyorum ben. Çünkü tiyatro dışında pek bir yaşantım yok. Bunu da övünülecek bir şey olarak söylemiyorum, tam tersine belki de hayatımdaki en negatif şey.
Paris'te kaç sene tiyatro yaptınız?
1977'de gitmiştim. Orada kendi kumpanyamı kurdum. On yedi, on sekiz sene orada yaşadım.
Bütün dünyayı dolaştım, Antil Adaları dahil, her yerde turne yaptım. Buraya döndüm ama henüz nasıl döndüğümü ben de bilmiyorum. Çünkü döndüğümün farkına varmadım. Burada bir oyun yapmam için çağrılmıştım, sonra bir oyun daha istendi, bir oyun daha... Şimdi devam ediyorum. Bu süre içinde yaptıklarımı anlatırsam kendime bile yabancılaşabilirim. Çünkü çok şey yaptım.
Semaver Kumpanyası Kocamustafapaşalılarda nasıl bir heyecan yarattı?
Mahalleliyle beraber yaptık biz burayı. Bu her yerde böyle olmuştur, önce halkın istemesi gerekir. Ekime kadar onlara beş oyun hazırlayacağız. Ama perdeyi mutlaka Shakespeare'le açacağız. Kocamustafapaşalılar "Bizim tiyatromuz var" diyecek, ben de onlara Shakespeare göstereceğim. Çünkü anlatmak istediğim her şey onda var.
|