Biyografi Fotoğraflar Basından Yazı-Yorum Linkler İletişim Semaver Kumpanya

KAYALARI AŞINDIRAN DALGALARIN GÜCÜ DEĞİL SÜREKLİLİĞİDİR... / Işıl Kasapoğlu

Fransız mutfağının ünlü bir yemeği var : Boeuf Bourguignon. Dünyanın en kolay yemeklerinden biridir. Önce kuşbaşının biraz büyükçesi etleri (sığır) az tereyağı ile birlikte altı kalın döküm bir tencerenin içine koyar, kapağını kapatır, arada sırada döndürerek kızartırsınız. Diğer yandan iyice temizlenmiş havuçları gene büyük parçalar halinde hazırlayarak, önceden soyup tuzlu suya koyduğunuz patatesler ile birlikte süzgece koyar, kurumaya bırakırsınız. Etlerinize karabiber ve tuz ekledikten sonra büyük baş bir soğanı da hiç parçalamadan tencerenize koyarsınız. Daha sonra önce havuç, bir müddet sonra da patatesleri ekler, ateşi de iyice hafifleterek beklemeye başlarsınız.Bir bardak kırmızı şarabı ve iki defne yaprağını da unutmamak lazım. İşte bu kadar kolaydır Boeuf Bourguignon’un yapılışı...Ancak bütün bunları sabah kalktığınızda yapmak gerekiyor. Çünkü gerçek bir  Boeuf Bourguignon yiyebilmek için tencerenin akşama değin hafif ateşte kalması gerekiyor. En az yedi sekiz saat pişen bu yemeğin tadına doyum olmaz.

1997 yılında vefat eden Giorgio Strehler bence çağımızın en büyük tiyatrocusuydu.Ben onu her zaman Peter Brook’tan, Klaus Grüber’den, Omar Krejka’dan ya da Peter Stein’dan daha üstün tutmuşumdur. Derdi ki – “Bir oyun, bir oyuncu,bir yönetmen ile karşılaşığın zaman önce geçmişine bakacaksın. Kaç oyun yapmış, hangi oyunlarda oynamış, kaç yıldır yaptıkları nerede, insanlarda ne gibi izler bırakmış? “

Diğer soruları ben sorayım : Eleştirmen hangi oyuncu, tiyatrocu, sinemacıya destek olmuş, emek vermiş, daha da ilerisi yaratmış ? Festivaller hangi yeni toplulukların, oyuncuların doğmasını sağlamış ?

Bazen evde, buzdolabında yemek yapacak hiçbir malzeme bulamazsınız. Biraz pirinç, iki gram yağ, bir iki yumurta , bir pırasa gibi ufak tefek şeyler kalmıştır. Bütün maharetinizi kullanır birşeyler yaratmaya, akşam eve gelen çoluk çocuğunuzu doyurmak için birşeyler hazırlamaya girişirsiniz. Denk gelir...Müthiş bir yemek çıkabilir ortaya. Çeşitli baharatlar kullanmış, kenarda köşede kalmış peyniri de yemeğe katmış harika bir lezzet elde etmişsinizdir. Aman kimse size tarifini sormasın...Çünkü yok. Siz bile bilmiyorsunuzdur ne yaptığınızı. Ama denk gelmiştir. Afiyetle Olsun: Üzümünü ye bağını sorma.

“Tiyatroda, sinemada da bu böyledir” diyordu Strehler “ Bazen denk gelir”. Denk gelir ve insanlar birdenbire Ahçıbaşı, pardon Tiyatrocu ya da Sinemacı olur çıkarlar.Bazen bir ikinci ya da üçüncü yemeği ya da oyunu, filmi de becerebilirler ama gerisi gelmez. Medyada da bu birinci ya da üçüncü “eserleriyle” tanınmışlardır ya artık otuz yıl aynı şeyleri ikram etmeye uğraşırlar bizlere ama kaybolur giderler. Ortalık bir film ya da bir oyun yapıp kaybolanlarla doludur. Bazıları da hep aynı yemeği, aynı oyunu, aynı filmi yaparlar yllar boyunca. Bir de tuzu, havucu ya da yağı her zaman fazla kaçıranlar vardır ki, onların yemekleri zaten pek yenecek durumda değildir.

İyi oyuncu herzaman iyi oyuncudur. Bazı oyunlarda kötü oynasa bile. Aynı çizgide devam edersek kötü oyuncu da herzaman kötü oyuncudur. Bazı oyunlarda iyi oynasa bile, ödül, ödüller alsa bile..

Daha gençtim, küçüktüm...”Yaşam bir yüz metre koşusu değil . Bir maratondur” derdi  BB.

Işıl Kasapoğlu

Ana Sayfa || Biyografi || Fotoğraflar || Basından || Yazı - Yorum || Linkler || İletişim || Semaver Kumpanya